İSTANBUL’U DİNLİYORUM GÖZLERİM YAŞLI
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim yaşlı
Önce hafiften bir rüzgâr esiyor
Yavaş yavaş sallanıyor
Ölüsü adamın Boğaz’da
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
Bariyerlere giren otoların feryatları
*
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim yaşlı
Kuşlar geçiyor, derken
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Sarhoş naraları
Ağlar çekiliyor dalyanlarda
Bir kadının suya değiyor ayakları
Her gün adam boğazlıyor şehir eşkıyaları
*
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim yaşlı
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Kasıp kavuruyor Kasımpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları
Kaldırımlarda tükürük okkaları
*
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim yaşlı
Başımda eski âlemlerin sarhoşluğu
Apronda kesilen devenin nahoşluğu
Los kayıkhaneleriyle bir yalı
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
Bir kızın ırzına geçiyorlar feci biçimde
*
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim yaşlı
Bir yosma geçiyor kaldırımdan
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar
Adam vurmalar, kız kaçırmalar
Bir şey düşüyor elinden yere
Bir gül olmalı
Çantasını hemen kapıp kaçmalı
*
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim yaşlı
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum
Her trafiğe çıktığımda deliriyorum
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum
Bu şehirde artık yaşamamalı
*
YETER... İSTANBUL’U DİNLEMİYORUM!..
|