Bağımsızlık günleri bütün Türk ülkelerinde kutlansın
İki yılda bir toplanması kararlaştırılan kurultaya gelecek delegelerin, Türkiye’de Türkçe kursundan geçirilmesi benimsendi. Ayrıca, Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlık günlerinin bütün Türk ülkelerinde kutlanması da karara bağlandı
Resneli Niyazi Bey’in konağı
Resneli Niyazi Bey, Enver Bey ile dağa çıkanlardan biriydi.. Resneli Niyazi Bey, bir arkadaşının kendisine Paris Belediye binasının fotoğrafını göndermesi üzerine, 1904 -1912 yılları arasında fotoğrafa bakarak aynı eserin bir küçüğünü yaptırmış. Bina, bugün Niyazi Bey Sarayı olarak tanınıyor ama müze olarak kullanılıyor. Resne’de 20 bin kişilik nüfusun üçbini Türk, üçbini Arnavut, gerisi Makedon. Resne’de 1371 Türk şehidi yatıyor.
Bir şehitlik kurmak için girişimler var fakat, Türkiye’nin konuya el koyması şart. Resneli Niyazi, Balkan Savaşından sonra deniz yoluyla İstanbul’a geçmeye çalışırken, kendi koruması tarafından tek kurşun ile vurularak öldürülmüştür. Niyazi Bey’in Arnavut milliyetçilerinden Esat Toptani ve İsmail Kemal’in kararı ile öldürüldüğü iddia edilmiştir. “Ne şehittir, ne gazi, b.. yoluna gitti Niyazi” deyimi bu olaydan kalmadır!
13. Türk Dünyası Gençlik Kurultayı’nın son gününde, Orenburg kalesinden geçen yolun serbest dolaşıma açılması, Kazakistan ile Tataristan ve Başkurdistan arasında işbirliğinin kurulması, bu ülke halklarının bu yol sayesinde kalkınmasının sağlanması için Putin ve Nazarbayev’a mektup yazılması karara bağlandı. DTGB’nin kurucu başkanı Tataristan’dan Talgat Ahmedinişin, “Kazan’ın işgal tarihi olan 15 Ocak 1552, Karaçay Türkleri’nin göç tarihi olan 2 Aralık 1943, Balkar Türklerinin göç tarihi 8 Mart 1944, Kırım Tatar Türklerinin sürgünü ve katledilmelerinin başlangıcı 18 Mayıs 1944, Ahıska Türkleri’nin sürgün tarihi 12 Kasım 1944, 26 Şubat 1992’deki Hocalı soykırımı, Türk Dünyası’nın milli matem günleri olarak ilan edilmelidir” dedi. Şemsettin Küzeci 14-17 Temmuz 1959 Kerkük katliamını, KKTC’den Erhan Arıklı 21 Aralık 1963 katliamını hatırlattı.
Kurultay kurumsallaşmalı
Türk Ocağı yetkilileri 1821 ile 1921 arasında Balkanlar’da Kırım’da ve Kafkasya’da 5 milyon Türk’ün soykırıma tabi tutulduğunu anlattı.
Türk Ocağı Başkanı Nuri Gürgür, BM’nin 1948’de soykırımla ilgili kararı kabul ettiği günün Türk Dünyası’nın da milli matem günü olarak kabul edilmesinin daha doğru olacağını söyledi. Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlık günlerinin bütün Türk ülkelerinde kutlanması da karara bağlandı. Kurultay delegeleri genel olarak kurultayın kurumsallaşmasını, Türk ülkeleri ve bölgelerinde temsilcilikler açmasını ve NGO olarak faaliyet göstermesini talep ettiler.
Daimi sekretarya kurulsun
Azerbaycan delegeleri, daimi sekretarya kurularak uzun vadeli proje ve programlar hazırlanmasını istedi ve para sorunu bulunmadığını, bağımsız Türk devletlerinin zenginleşmekte olduğunu belirtti. Afganistan delegesi, kurultayın kendi gelirini kendisinin temin etmesi gerektiğini söyledi.
Dağıstan temsilcisi ise, “Bilgisayarımız yok ki devamlı irtibat kuralım. Köylerde de İnternet yok” dedi. Nogaylar kurultaya ilginç kıyafetleri ve müzikleri ile renk kattı. Yakutistan’dan Sargilana, kurultaydan erken ayrıldı. Kurultayın iki yılda bir toplanması kararlaştırıldı. Kurultaya gelecek delegelerin Türkiye’de Türkçe kursundan geçirilmesi benimsendi. Genel Başkanlığa Hasan Ali Karasar ve Yürütme Kurulu Başkanlığı’na Ekrem Abdullayev yeniden seçildiler.
Atatürk’ün okulu Manastır Askeri Lisesi
Atatürk’ün okuduğu Manastır Askeri Lisesi şimdi Makedon kültürünün sergilendiği bir müze olarak kullanılıyor. Binada, uzun çabalardan sonra bir Atatürk salonu düzenlenmişti. Genelkurmay Başkanlığı’ndan gönderilen Atatürk kitapları ve Atatürk fotoğrafları burada sergileniyor. Kitaplar arasında benim Atatürk’ün Yol Haritası da var. Osmanlı döneminde bölgenin başkenti Manastır idi. 30 bin asker ile 3. Ordu buradaydı. Ordunun 36 taburu, Arap çöllerine, Hicaz’a sevkedilince, Manastır Kışlası’nda 8 bin asker kaldığı için Makedonya’nın elden
çıktığı kabul edilir. Enver Paşa da binbaşı rütbesiyle 1906 yılında 3. Ordu’nun Manastır’daki genel karargâhına atanmıştı. Atatürk’e bu lisede “Kemal” adını veren öğretmeni, yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey’dir. Mustafa Kemal, okulu “Selanikli Ahmet Tevfik Efendi” nin ardından ikinci sırada tamamlamıştır. Ancak Ahmet Tevfik ile Mustafa Kemal’in notları aynıdır. Her ikisi de 420 toplam not ile mezun olmuştur. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yayın organı Neyyir-i Hakikat Gazetesi Manastır’da yayımlanmıştır .
Makedonya’yı Hunlar fethetti
Makedonya’nın Osmanlı tarafından fethedilmesi ve direnişle karşılaşmamasının sebebi, buradaki Hun, Avar, Bulgar, Kuman Oğuz ve Peçenek varlığıdır. Makedonya’da ve bütün Balkanlar’da Türk varlığı, 1629 yıl önce 378 yılında Hun Türklerinin gelişi ile başladı. Bir de Vardar Türkleri vardır ki Hun, Avar, Bulgar ve Oğuz Türklerinden, küçük grupların Bizans tarafından askeri garnizonlarda birleştirilmesiyle meydana getirilmişlerdi. Vardar Türkleri tamamen asimile olmuştur. Diğer Türk grupları ise kimliklerini korudular ve 1292 yılından itibaren Makedonya’ya gelen Selçuklu Türklerine, 1336’dan itibaren gelen Osmanlı Türklerine katılarak bölgenin 550 yıl boyunca Türk hâkimiyetinde kalmasını sağlayan ana unsur oldular. Bugün Türkçe bilmediği halde Türküm diyen gruplar işte bu eski Türk kavimlerinden kalan soydaşlarımızdır. 1953 yılında, Makedonya’da 203 bin Türk yaşarken bu nüfus bugün 97 bin beşyüze inmiştir.
Mithat Paşa faktörü
Çağdaş Makedon tarihinde, Makedon milletinin varlığını tanıyan ve unutulmuş olan bu adı dirilten kişi Mithat Paşa’dır. Abdülmecid Nurettin’in araştırmasına göre, Torbeş denilen grup da Pomak Türklerinin bir koludur. Pomaklar, Makedonya’da Torbeşler olarak biliniyor. Makedonlar onlara “Müslüman Makedonlar” veya “Torbeşler” diyor ama Torbeş ismini hiç sevmiyor ve sadece “Türküz” diyorlar. Kaynaklarda adları Türkbaşlar olarak da geçiyor. Pomak tabiri, Kuman Türkleri’nin Osmanlı akıncı beylerine Balkanlar’daki fütuhatlarında yardımlarından dolayı, Osmanlı öncesinde Balkanlarda yerleşmiş olan Türk kavimlerine atfettikleri bir sıfattır. Bu kelime Slavca “yardım eden” anlamına gelir.
Müslüman Türkbaşlar
Pomak tabiri, bir milletin veya kavmin adı değildir. Torbeş tabiri ise, Kumanların Balkanlar’a ilk gelişinden Osmanlı sonrasına kadar cebren saflarını dört-beş kez değiştirmeğe zorlandıklarından ötürü, “dört-beşler” olarak anılmalarından kaynaklanıyor. Türkbaşlar, yani Makedonya Pomakları, XI. Asırdan itibaren Pirin ve Vardar Makedonya’sıyla Rodoplara yerleşmiş olan Kuman Türklerinin torunlarıdır. Günümüzde Türkbaşlar Jirovnitsa, Reka, Jupa, Golo Bırdo, Debre, Ustruga, Kırçova, Kalkandelen, Köprülü ve Pirlepe bölgelerinde yaklaşık 40.000 kadar bir nüfusa sahiptir. Kendilerini Türk olarak algılayan ve bu kültürü yaşayan topluluğun anadilde (Türkçe) eğitim görmelerine izin verilmiyor. Müslüman Türkbaşlar Hıristiyanlaştırmaya direniyor ve milli kimliklerini korumaya gayret ediyor.
Ata ocağında Yörük çocukları
Makedonya’da Atatürk’ün büyükbabasının köyü olan Kocacık köyündeki Türk çocukları, akşam hava kararınca, tıpkı bizim çocukluğumuzda olduğu gibi “Evli evine, köylü köyüne, evi olmayan, fare deliğine” diye tekerleme söylüyor. Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin babasının doğum yeri olan Merkez Jupa Belediyesi’ne bağlı Kocacık köyü, Stogova dağı eteklerinde kurulu. Debre’ye 19 kilometre uzaklıkta. Evler 1000-1750 metre arasında dağınık bir şekilde inşa edilmiş. Bir yayla köyü. Köyde halen yaşamakta olan 207 kişinin tamamı Türk ve hayvancılıkla geçiniyor. Hepsi Yörük. Kadınlar ve kız çocukları halen geleneksel Yörük kıyafetlerini giyiyor. Türk Ocağı kadınlar kolu üyeleri Kocacık’ta ve dağ köylerindeki ilkokullarda okuyan öğrencilere eğitim malzemesi yardımı yaptı. Kocacık’ta Atatürk’ün büyükbabasının ev yerinde fotoğraftaki gibi bir düzenleme yapıldı. Kocacıklıların bir bölümünün adı “Koca Hamza Yörükleri” dir. Kocacık Köyü’nün bir mahallesinin adı “ Hamzaoğlu Mahallesi” dir. Atatürk’ün baba soyu, buraya Karaman bölgesinden getirilip yerleştirilmiştir. Kocacık’a bağlı Novak Köyü’nde, Mustafa Kemal Atatürk Sağlık Ocağı ile Necati Zekeriya İlkokulu bulunuyor. Atatürk’ün ana soyu da yine Konya’dan gelen Konyarlar ailesidir.
Mustafa Kemal’in baba ocağı Kocacık Köyü’nde çocuklar hâlâ geleneksel Yörük kıyafetleri giyiyor. Köyde Atatürk’ün atalarına ait ev yeri koruma altında.